twitter
rss

                          Çocukta Tırnak Yeme Sorunu
Tırnak yeme alışkanlığı çocukların yüzde 33'ünde 3-4 yaşından sonra görülmeye başlanır. Bu oran erken ergenlik çağına kadar devam eder. Tırnaklarını yiyen çocukların neredeyse yarısı bu alışkanlıklarını ergenlik çağına kadar sürdürür.

Tırnak yeme alışkanlığı olan çocukların ailelerinin çoğunda tırnak yiyenlere rastlanır. Bu nedenle çocuklarda tırnak yemenin büyükleri taklit etme suretiyle öğrenildiği düşünülür.

Kendine güvensizlik belirtisi

Tırnak yeme alışkanlığı kendine güvensizlik belirtisi olarak görülür. Çocuklarda tırnak yemenin başlıca sebepleri arasında aile içinde aşırı baskı ve otoriter bir eğitim olması, çocuğun sürekli azarlanarak eleştirilmesi ve kıskançlık var.

Bunun yanı sıra yeterli ilgi ve sevgi görememe, genel sıkıntı ve gerginlikler de tırnak yeme davranışının nedenleri arasında.

Tırnak yeme davranışı çocuğun yaşamında hangi dönemde çıkmış olursa olsun kesinlikle bir uyum ve davranış bozukluğu olarak kabul ediliyor. Bu nedenle uzmanlar bu davranışın temelindeki nedenleri ortadan kaldırmadan tırnak yeme davranışının önüne geçilemeyeceğini ifade ediyor.

Uzmanlar, tırnak yeme davranışını incelediğinde daha çok belirli bir grup sebepten kaynaklandığını gözlemlemiş.

Tırnak yemenin nedenleri                                                                                                                     
Tırnak yemenin nedenlerini sıraladığımızda görülen şu ki, çocuğun hayatındaki birçok olay bu davranışa sebep olabilir.

Ailesine karşı herhangi bir konuda öfke ya da kıskançlık duyan çocuklar tırnaklarını yemeye başlayabilir.

Okul sorunları

Tırnak yeme alışkanlığının oluşmasında çocuğun okul içinde güvensizlik ve sevgisizlik yaşaması da olabilir. Kendini arkadaşlarına ya da öğretmenlerine doğru ifade edemeyen çocuk bu sebeple kaygı duyabilir.

Aile içinde yaşanan huzursuzluklar, anne-babanın çok sık kavga etmesi,
boşanma, ayrılık da çocukta tırnak yeme davranışını oluşturabilir.

Kaynakça: http://rehber.uzmantv.com
               http://www.sehadetbaran.com/

Hazırlayan: Fatma YARDIMCI

          BOŞANMA VE ÇOCUK

Boşanma, her ne kadar iki eş arasındaki evlilik ilişkisinin sonlandırılması anlamına gelse de çocuklar da boşanmanın seyircisi değil, bir parçasıdır. Boşanma, çocuklarda karmaşık ve yoğun birçok duygunun aynı anda iç içe yaşanmasına neden olur. Üzüntü, kızgınlık, öfke, gücenme, kaygı, korku ve suçluluk bunlar arasında sayılabilir. Ayrılık, çocuğun gelişmekte olan güvenlik hissini zedeleyebilir; yetişkinlik hayatında karşı cinsle ilişkilerinde sorun yaşama ve boşanma riskini arttırabilir. Ancak şu da hayati derecede önemlidir ki; sağlıksız, sevgisiz, gergin ve mutsuz bir aile ortamında yaşamanın yaratabileceği olumsuz etkiler, çoğu zaman boşanmanın getirebileceği etkilerden çok daha yıkıcı olabilir. Önemli olan çocuğa boşanmanın ne anlama geldiğini doğru anlatabilmek, boşanma sonrası hayatında olacak değişikliklere onu iyi hazırlamak ve anne-baba olarak daima yanında olacağınızı hissettirmektir.

Boşanma kararını çocuğa kim söylemeli ?
Tercihen anne ve baba birlikte açıklamalı... İki ebeveyn kararı beraber açıklarsa, çocuk kararı ve durumu daha rahat kabul edecektir. Bu kararı birlikte açıklamak çocuğunuzun tamamen farklı iki değişik ve belki de birbiriyle çelişen hikaye duyma olasılığını da azaltacaktır.
Ne zaman söylenmeli ?
Boşanma kararı kesin ve boşanma sonrası koşullar net olduğunda açıklanmalı... Ne belirsizlik ve karmaşanın içinde zorlanacağı kadar erken ne de kendini hazırlamasına ve uyum sağlamsına yetemeyecek kadar geç olmamalıdır... Ayrılmadan bir-iki hafta önce konuşmak; çocuklara alışmak, sizinle konuşmak ve varsa size sorularını sormak için yeterli bir zaman olarak tanımlanabilir.
Çocuğun kendini güvende ve rahat hissettiği bir yerde, evde; birlikte rahatça ve uzunca vakit geçirilebilecek bir zamanda konuşulmalıdır. Bu ilk konuşma sıkıştırılmış dar vakitlerde, çocuğa yabancı bir ortamda, yolda, arabada veya restoran gibi kalabalık ortamlarda asla yapılmamalıdır. Çocuğun, verdiğiniz haberi sindirmesi,sorularını sorması, isterse size sarılması, ağlaması ve kendini güvende hissedebilmesi için zaman verin.     

Nasıl söylenmeli ? Ne söylenmeli ?             
Üslup ;
Kısa ve öz, samimi ve dürüst, somuta indirgeyerek, yaşına uygun, örnek, benzetme veya resimlerden yararlanılabilir... Konuşma sırasında göz kontağı ve ten teması yoluyla destek önemlidir...
Haberin paylaşılmasının ardından...
Boşanma kararını öğrenen çocuk, aynı anda, iç içe birçok yoğun ve karmaşık duyguyu bir arada yaşar... Üzülür, şaşırır, korkar, endişelenir, isyan eder, merak eder, kızar (kendine, annesine, babasına, hayata, kadere...), suçlar (kendini, annesini, babasını, başkalarını...), sorumluluk ve vicdan azabı hisseder...
Tüm bu karmaşık duyguları yoğun şekilde iç içe yaşarken, çocuğun duygularını ifade etmesini cesaretlendirmek, desteklemek; duygularını yaşamasına izin vermek ve buna tolere edebilecek kadar güçlü ve serinkanlı kalabilmek önemli ve gereklidir...
Çocukların boşanmaya tepkileri karmaşıktır...
Boşanma sonrası çocukların verdiği tepkiler çocukların yaşına, mizaç ve kişilik yapısına ve baş etme donanımlarına göre farklılık gösterirken; durumun yaratttığı koşullar ve boşanma sonrası anne – baba tutumları da son derece etkilidir...
Boşanma bir son değil, bir başlangıçtır…
Boşanma, tıpkı evlilik gibi, bir başlangıçtır aslında, bir son değil ! Boşanma çocuklar için olduğu kadar ayrılan eşler için de zor ve karmaşık bir süreçtir. Kızgınlık, öfke, kırgınlık, üzüntü, acı, yalnızlık, terkedilmişlik, değersizlik, suçluluk ve umutsuzluk gibi depresif duygular yoğun yaşanabilir; geleceğe yönelik kaygı ve korkular doğaldır. Bu tür yoğun ve karmaşık duyguların iç içe yaşanması bir süreliğine normal ve anlaşılabilir olmakla birlikte; gerektiğinde profesyonel yardım ve destek almak da son derece faydalıdır.
Tepki aşamaları...
1. Şok ve Kaos : Bu haber çocuğun hayatına bir bomba gibi düşer. Birçok yoğun duyguyu iç içe yaşatır. Kafasını karıştırır. ’’Eyvah, annemle babam boşanıyor !’’, ’’Bu ne demek ?’’, ’’Şimdi ne olacak ?’’
2. İsyan ve Sorgulama : Çocuk, hissettiği üzüntü ve kızgınlıkla hayata isyan eder. ’’Neden ?’’ diye sorar. Bu soru aslında ’’Neden boşanıyorsunuz ?’’ demek değildir; ’’Bu neden benim başıma geliyor ?’’ anlamında bir isyan sorusudur.
3. Kaygı ve Korku : Belirsizlik çocuğun kafasında birçok soru işareti yaratır; ’’Ben ne olacağım ?’’ , ’’Okulum değişecek mi ?’’, ’’Arkadaşlarımı görebilecek miyim ?’’, ’’Dondurma yiyebilecek miyim ?’’  Buna paralel olarak da çocuğun kaybetme ve ayrılık korkuları tetiklenir; ’’Annem evden ayrılıyormuş, ya onu bir daha göremezsem ?’’,  ’’Babam evden gidecekmiş, ya bir gün annem de giderse ?’’, ’’Ya yalnız kalırsam ?’’…
4. Baş etme ve Uyum : Belirsizlikler ortadan kalktıkça, düzenli ve rutin bir yapı oluştukça çocuğun kaygı ve korkuları dinmeye başlar. Sorularını cevaplamak, ihtiyacı olan duygusal ve sosyal desteği sağlamak uyumunu kolaylaştırır. Ve bir süre sonra çocuk durumu anlamlandırır ve kabullenir; yeni koşullara uyum sağlar.
Boşanma Çocukları Yaş Gruplarına Göre Farklı Etkiliyor 

Araştırmalar farklı yaş gruplarındaki çocukların boşanmaya farklı tepki verdiklerini göstermiştir. Değişik yaş gruplarına göre anne babası boşanan çocukların davranış profilini özetleyecek olursak: 0–2 YAŞ Henüz birçok şeyin farkında olmadığı zannıyla bebeklik çağındaki çocukların boşanmadan en az etkileneceği düşüncesi yanlıştır. Bu yaştaki çocuklarda boşanma sonrası belirgin davranış değişiklikleri gözlenmiştir. Daha çok ağlama ve ağlama nöbetleri, uyku ve beslenme bozuklukları, oyuncaklara karşı ilgisini kaybetme gibi davranışlar en çok göze çarpanlar. Dolayısıyla bu yaşta dahi boşanma sonrası ayrılan eşler sorumluluk paylaşımı ve çocukla bir araya gelme planlamasını iyi yapmalıdır. Bu sırada çocuğun yanında ise asla kavga ve tartışma ortamına girmemelidir. 3–6 YAŞ Okul öncesi çağındaki çocuklar belki de boşanmadan en ağır etkilenenler olarak görülebilir. Çocuklar bu yaşlarda kendilerini hayatın dolayısıyla ailenin odak noktası olarak görür. Bu düşünce onları olası bir boşanmadan sorumlu oldukları zannıyla suçluluk duygusuna iter. Çocuk aklıyla ‘ben akıllı durmadığım için anne ve babam kavga ediyor, bunun için ayrıldılar’ tarzında düşüncelere boğulabilirler. Sonuçta yeniden yatağını ıslatmaya başlatma, parmak emme, yatmak için çoktan rafa kalkmış pelüş hayvanını ortaya çıkarma sıklıkla görülen sorunlardır. Bu davranışlar çocuğun ne ölçüde korunmasız ve yardıma muhtaçlık duygusu içinde kıvrandığını gösterir. 7–12 YAŞ
Bu yaştaki çocuklar her ne kadar kendilerine sunulan boşanma sebeplerine anlayışlı davranıyormuş gibi görünse de aslında yoğun bir kaybetme duygusu içine bürünürler. Bununla birlikte bu yaştaki çocuklar küçük yaştakilerin aksine suçu kendi üzerlerine almaz ve anne-babalarını suçlarlar. Büyüklerine öfke duyar, hayal kırıklığı yaşar ve kendilerini reddedilmiş olarak görürler. Yer yer anne ya da babadan birinin tarafını tutmak zorunda oldukları düşüncesiyle diğer tarafa düşmanlık besleme gibi davranışlar da ortaya çıkabilir. Hemen hepsi boşanmayı takiben okulda sıkıntı yaşar ve ders başarıları azalır.

Bu yaştaki çocuklara boşanma ile ilgili sebepleri yalansız olarak aktarmak en iyisidir. Onlara çocuk muamelesi yapmak yerine bir yetişkin gibi davranmalıdır. Ayrıca çoğu çocuk aile içinde cereyan eden bu durumu arkadaşlarından ve öğretmeninden gizleme eğiliminde olduğu için, okulda ortaya çıkabilecek problemlerin biraz olsun önüne geçebilmek için öğretmenine mutlaka bilgi verilmelidir.
13–18 YAŞ Bu da yine yanlış olarak boşanmanın en az etkili olabileceği düşünülen bir yaş grubudur. Oysa ki bu yaşlarda zaten ergenlik çağının problemlerini üzerinde taşıyan çocuk anne babasının boşanması ilave bir stres faktörü ile karşı karşıya kalmış olacaktır. İlk tepkileri genellikle anne ve babalarına daha mesafeli davranmaya başlamaları, ebeveynlerinden çocuk kendi arkadaşları ile vakit geçirmeleri ve aile içerisinde yaşanan bu olaydan dolayı çevrelerine karşı utanç duyusu beslemeleridir.

Kız çocuklar genellikle erkeklerden biraz daha hassas tepki verir. Anne-babasına karşı ortaya çıkan güven kaybı nedeniyle karşı cinse karşı ilginin artması ve bir koruyucu erkek arkadaşına sonucunda erken yaşta cinsel tecrübe yaşaması olası sonuçlardır. Erkekler ise daha agresif tepki verir. Dikkat edilmesi gereken ve beklenebilecek en önemli sonuç küçük yaşlarda suç işlemeye meyil ile ıslahevlerinin yolunu tutmalarıdır. Hem kız hem erkeklerde ilaç bağımlılığına adım atma ve kendine zarar verme gibi daha ileri problemler de hesaba katılmalıdır.

Görüldüğü gibi çocuklu ailelerde boşanmanın çocuklara göre ideal yaşını bulmak hemen hemen imkânsızdır. Anne ve babanın ayrılması her yaş grubundaki çocuğa oldukça ağır olabilen problemleri de beraberinde getirecektir. Çünkü ‘kutsal ve sağlıklı aile’ rüyası bebeklikten ergenlik çağına kadar her çocuk için aynıdır.


Hazırlayan: Fatma YARDIMCI

Kaynakça: Baby und Familie dergisinin Şubat 2006 sayısından yararlanılarak hazırlanmıştır.
                 http://www.serapaltekin.com/BosanmaveCocuk.php
                 www.eyvahbosaniyorum.com
                 www.pudra.com




Çocuğa destek noktasında yapılabilecekler:
Deprem ve çocuklar;
Çocuklarımıza doğal bir olay olan depremle ilgili nasıl eğitim verebiliriz.
Çocuklarımızı depreme karşı nasıl bilinçlendirebiliriz.
Çocuklarımızı depreme nasıl hazırlayabiliriz.
Hazırlamış olduğum bu minik videoyu sizlerle paylaşmak istedim.
Teşekkürler,
Ona güven ve sevgi dolu bir aile ortamı hazırlayın
Eğer anne babada depreme bağlı ruhsal bir sıkıntı varsa bir an önce onların giderilmesini sağlayın
Çocuğunuza eskisinden daha fazla zaman ayırın birlikte sadece onunla ilgilenmek üzere her gün vakit çirin
Ona sık sık sevgi mesajları verin ve kendisine bu konuda destek olduğunuzu gösterin
Onun bu dönemde mümkün olduğunca yalnız kalmamasını sağlayın , yalnızlığın onda güvensizlik ve korku    oluşturmasına izin vermeyin (depremin etkileri geçene kadar )
Onun ile birlikte yaşına uygun olarka oyun oynayın , duygularını oyunda ifade etmesini sağlayın
Deprem hakkında resim çizmesini sağlayın ( resim onun duygularını anlatmasını ve içindeki düşünceleri dışarı yansıtmasını sağlayacaktır).
Deprem konusunda yaşına göre konuşun sade ve anlayacağı bir şekilde onu deprem konusunda aydınlatın
Deprem anında ne yapacağınızı ona tatbik ettirin ve onun hazırlıksız yakalanmasını engelleyin
Deprem hakkında TV ve Gazete haberlerini takip etme konusunda sınırlama getirin
Onun uyku , iştah ve moral durumunu takip edin
Deprem sonrası gelişebilecek ek problemler olursa psikiyatrik destek almayı ihmal etmeyin
Okul ve öğretmeni ile konuşarak okulda bilgilenmesini ve rahatlatılmasını sağlayın
Depremden birinci derecede etkilenen çocuklar için ölüm olayını yaşına uygun bir şekilde açıklayın
Deprem konusunda çocuğunuza rahatlatmak için yalan söylemeyin
Mümkünse diğer yaşıtları ile grup ortamında duygularını paylaşmasını sağlayın
Israr eden sıkıntılar olursa, bir çocuk psikiyatristi ile görüşmeyi ihmal etmeyin (bazı psikiyatrik durumların oluşması durumunda zamanında destek ve ilaç tedavisi uygulanmalıdır)
Çocuğunuzun bu dönem zarfında, psikolojik durumunu yakından izlemeyi unutmayın
Çocuğunuzun bu sıradışı dönemde göstereceği tepkileri ve duygularını saygıyla karşılayın

Onun kendini ve deprem konusunda fikirlerini ifade etmesini sağlayın.

Hazırlayan:Fatma YARDIMCI


Çocuk ve müzik

Çocuk;
Ses ve dil gelişimi ile bilişsel gelişim ve soyut düşünmeye katkıda bulunur.
Çocukta müzik yeteneği doğuştan başlar.
Doğumundan itibaren ses uyarıcısına tepki verir.
Anne ve babasının ayak seslerini tanır.
Ağlamalarla ve ses tonunu yükseltip alçaltarak mutluluğunu ve mutsuzluğunu ifade eder.
Bebekler, sesleri algılamada ve müzikal bir uyarana dikkat göstermede, şaşırtıcı bir şekilde yetişkinlerinkine benzer yeteneklere sahiptir.
2 yaş çocuğu, müziği dinlemeyi sever ve kendi hareketlerini müzikte var olan ritme uydurma çabasına gider.
3, 4, 5, yaşlarında çocukların, spontan hareketlerle tepki vermekten çok müziği, oturarak dinleme eğiliminde oldukları görülmektedir. 
Müzik;
Kendini ifade edebilme becerisinin ve yaratıcılık zevkini geliştirir.
Estetik duygusunu geliştirir.
Motor gelişimi ile ritmik gelişimini sağlar.
Ses ve dil gelişimine katkıda bulunur.
Bilişsel gelişim ve soyut düşünmeye katkıda bulunur.
Sosyal ve grup becerileri kazandırır.
Ses ve dil gelişimi ile bilişsel gelişim ve soyut düşünmeye katkıda bulunur.

                                                                      Ana okulu önerim


Sevgili arkadaşlar,


Çocukların özgür ve sevgi dolu bir ortamda, her çocuğun bir diğerinden farklı özelliklere sahip olduğunu göz önünde bulundurarak fiziksel, duygusal, zihinsel gelişimlerini sağlamak, özgüveni yüksek, özgür düşünen, yaratıcı, keşfetmekten ve öğrenmeden zevk alabilen, kendisini özgürce ifade edebilen, yaparak-yaşararak öğrenen, kendisine ve insanlara saygılı, yeniliklere açık, ülkemizin yarınlarına hizmet edecek mutlu çocuklar yetiştirmektir.

İçinde bulunduğumuz bilgi çağında eğitim alanındaki her türlü yeniliklere öncülük ederek sevgimizle ve ekip çalışmalarımızla yeni eğitim projeleri üretmek ve okulumuzda uygulamak.Eğitim sektöründe kendimizi sürekli yenileyerek Türkiye’deki en iyi anaokulları arasında yerimizi muhafaza etmektir. 
Özgün, yaratıcı, sevgi dolu bir ortamda ,
Benlik kavramının gelişmesine katkıda bulunmak,
Öğrenmeye ilgi uyandırmak ve sevdirmek,
Bilişsel, sosyal, duygusal, fiziksel, yaratıcılık becerilerinin gelişimini desteklemek,
Atatürk ilkeleri doğrultusunda milli değerlere sahip çıkmak,
Özgün düşünceye saygılı ve kendi düşüncelerini de özgürce ifade edebilen ,
Her türlü yeniliğe uyum sağlayabilen araştırmacı ve katılımcı ,
Çağın tüm olanaklarını kullanarak geleceğe yön verebilen bireyler olmaları yolunda
ilk temelleri atmak ,
Çağdaş düşünebilen üreten araştıran duyarlı ve insiyatif bireyler yetiştirmektir.




                                                                                                                                            
                                                                        ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE ARKADAŞ EDİNMEK Özellikle 3-6 yaş çocuğunun;

gelişiminde arkadaş ilişkileri çok önemli bir yere sahiptir. Çocuğun ailesinden bağımsız ilk sosyal ilişkisi genellikle arkadaşları ile kurduğu ilişkilerdir. Arkadaşlık gereksinimi aile içinde karşılanamayacağı için aileler çocuklarının arkadaş edinmesini desteklemeli ve onları bu konuda teşvik etmelidir.Ancak bazı çocuklar arkadaşlık kurmakta zorluk çekebilirler. Bu durum bazen farklı nedenlere bağlı olabilir.    
 
Çocukla İlgili faktörler:
1-Mizaç özellikleri (utangaçlık)
2-Dikkat problemler.(Hiperaktivite)
3-Öğrenme güçlükleri
4-Sosyal beceri problemleri
5-İletişim becerileri ile ilgili güçlükler
6-Fiziksel, duygusal veya bilişsel gelişimde görülen gecikmeler.
7-Fiziksel engel veya itici fiziksel görünüş
8-Kronik hastalıklar, sık hastaneye yatma, okul devamsızlığı
9-Duygusal güçlükler( depresyon, anksiyet, düşük benlik saygısı)
10-Çocuğun yalnız kalmayı tercih etmesi
11-Çocuğun sosyal doyumu ve arkadaşlık ihtiyacının büyük ölçüde aile bireyleri tarafından karşılanıyor olması
12-Sahip olduğu kültürel değerlerin akranlarınınkiyle uyuşmaması.
Çevresel-Sosyal Etkenler:
1-Ailenin kırsal, izole bir bölgede yaşaması
2-Evin okula uzak bir yerde bulunması
3-Civarda az sayıda çocuğun bulunması
4-Ailenin her yaz tatili amacıyla uzak yörelere gitmesi
5-Ailenin ekonomik açıdan problem yaşaması
6-Ailenin kültür veya dile ait farklılığının bulunması
7-Çocukların sosyalleşmesini sağlayacak ortamların az olması
8-Çocukla akran grubu arasında giyiniş, davranış ve diğer farklılıkların bulunması (Yavuzer, 2002)
Çocuğun pek fazla arkadaşı yoksa ona, üzerine arkadaşlık kurabileceği ilgi alanları kazandırmalıdır.  Ebeveynler çocuklarına fırsat vererek onun kendisine bir ilgi alanı bulmasına yardım edebilirler. Bu alanlar; karate, futbol, yüzme gibi sportif faaliyetler veya müspet sosyal faaliyet yapan gençlik toplulukları olabilir. Çocuğunuzu arkadaş edinmek konusunda destekleyin ama onu zorlamayın. Bazen bazı çocuklar çok fazla arkadaşları olsun istemezler, kendine yakın olan arkadaşlarıyla sadece beraber olmak isterler.Bu konuda çocuğunuzu zorlamayın, onun ihtiyaçlarına saygı duyun. Kendi arkadaşlarınıza önem verin ve arkadaşlarınıza saygı duyun.Çocuğunuzun sizin davranışlarınızı örnek alacaktır.Çocuğunuza paylaşmayı ve empati kurmayı öğretin. 
                                       
Yararlanılan Kaynaklar:
http://www.uwex.edu/ces/flp/ece/promprac/index.html http://www.somuncubaba.net/pdf/0077/www.somuncubaba.net-2007-003-0077- cocuklarin_arkadaslik.pdf http://www.kmarasram.gov.tr/index.php?view=article&catid=59%3A100-soruda-anne-baba-eitimi&id=207%3A65cocuklarin-arkada-ednmelerne-nasil-yardimci-olunmali&option=com_content&Itemid=86
                                                  

Hafta sonu Takvim önerim;

Özellikle oklu öncesi dönem çocuklarının dikkatini çekecek etkinlikler ve geziler onların gelişim aşamalarında büyük önem taşıt.Çocuklarımızla kaliteli zaman geçirebiliriz.Zamanı iyi değerlendirebilmek bizim elimizdedir.

Tiyatro çocuk için oyun demektir. Oyun ise çocuğun en önemli işidir, deneyim kazanmak için gerekli bireysel özgürlüğü ve birlikteliği içinde barındıran eylemdir. Çocuk oyun oynayarak deneyim kazanır, birçok davranışı öğrenir. Kendini ve çevresini tanır, sosyalleşir. Ve en önemlisi de oyun oynamak keyifli bir iştir. Tiyatro da çocuk için oyun olduğuna göre önemi kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Müze, çocuklara farklı öğrenme ortamları sunar.Günümüzde çocukların eğitim ve öğretiminde eğitim materyalleri olarak basılı yayınlar (kitap, dergi, ansiklopedi, atlas, broşürler, v.b) ve medya programları (TV, oyun ve eğitim CD’leri, v.b.) kullanılır. Bütün bu eğitim araçlarını kullanan çocuklar, edilgin öğrenme içindedirler. Oysa bilgilerin içselleşmesi ve kalıcı olması için çocukların öğrendikleri bilgiyi yaşantılarında kullanmaları gerekir. Müze ortamı öğrencilere alternatif öğrenme yolları ile karşılaşma, maddi kanıt ile aktif biçimde çalışma fırsatıdır.

Çocukların bilgiyi özümseyip dönüştürülebilmesinin öğrenmelerinde bir süreç olduğu kabul edilirse, bunun yalnızca ders kitapları ile yapılamayacağını da kabul etmek gerekir. Müze özellikle çocuk müzeleri, çocuklara kitap bilgilerinin yanı sıra anlamalarını kolaylaştırıcı bütün olanakları sağlar.



Üç küçük Domuz
Kötü kurt,üç küçük domuzdan en küçüğünün saman evini üfleyip püfleyip yerle bir etti.
En küçük domuz koşarak ortanca domuzun evine kaçtı.Kurt da onu izliyordu.
Sonra kurt,üfleyip püfleyip ortanca domuzun tahtadan evinide yıktı.Küçük domuz ve ortanca domuz büyük domuzun tuğladan evine sığındılar.Kurt tuğladan eve de üfledi püfledi ama evi yıkamadı.
Kurt eve bacadan girmeyi denedi ama ocaktaki kazanın içine düştü.Kurt acıyla oradan uzaklaştı.Artık üç küçük domuz güvendeydi.
Küçük Hikayemizin Özeti:Hikayemiz çocuklara güven duygusunu aşılıyor.Sağlam olmayan saman ve tahta evlerin yıkılması ve domuzcukların tuğla eve sığınmaları ve tuğla evin yıkılmamasının nedenleri çocuklar tarafından merak konusu olacaktır.Yıkılmayan tuğla evde guven bulan domuzcuklar aynı zamanda dayanışma ve akılcılıkla birlikte sorunun üstesinden gelirler.

Hikayemiz eğitici ve öğretici bir hikayedir.Çocuklara güven duygusu,dayanışma ve akılcılık aşılıyor.Unutmamalıyız ki merak eden çocuk araştırır sorar ve odaklanır bu sayede de öğrenir.Hikayeden algıladığı sonuçlara yönelik sorular soran çocuklar,kendilerine yapılacak eğitici ve oğretici rehberlikle bir üst seviyeye çıkabileceklerdir.Örneğin:Saman,tahta,tuğla..acaba hangisi daha dayanıklı....!!.?Hikayemizde kötülükle başa çıkmanın en basit yolunun dostluktan ve dayanışmadan geçtiğini görebiliyoruz.
Görsel İçerik:Renkler oldukça yoğun ve çizgiler  belirgin.Üç küçük domuz renkleri ile dikkat çekiyor.
Hem hikayeyi anlatabilir, hemde renkleri çalışabilir ve çocuklarla domuzları ve kurt'u tahta,saman ve tuğla evi ve özelliklerini anlatabiliriz.Evlerin özelliklerinden bahsedebilir ,malzemelerini anlatıp gelişimlerine katkıda bulunabiliriz.
İçeriğin görüntü ile bütünleşmiş olması harika ..
Minik Kitabimiz, oldukça başarılı çocuklarımız sıkılmadan, renklerle ve görsellerle meşkul olarak keyifle
hikayemizi dinleyebilirier.Üç küçük Domuzcuk adlı hikaye kitabımız kısa bir hikayeden oluşuyor.Çocuklar çabuk sıkılabiliyorlar,özellikle 3-6 yaş çocuklarımız daha hareketliler.Bu kitabın kısa bir hikayeden oluşması onların sıkılmamalarına neden olabilecektir.

Sevgiyle kalın,
Fatma YARDIMCI





Selam arkadaşlar:)))

Günümüz dünyasında iyi insan olmak adına atılan minik kaşiflere verilen eğitim ve öğretimin bilinçli verilen eğitimden geçtiğini düşünürsek bizlere büyük görev düştüğünü fark ederiz.
El ele verip minik kaşiflerimize hep birlikte şevkatli, güler yüzlü, sevecen ve hoşgörü ile yaklaşıp onlara örnek modeller olursak bu minik kaşiflerin gelişimlerine büyük katkıda bulunuruz.
Miniklerimizin attıkları her adımda onlarla olabilmemiz ve onlara hayatta henüz yeni karşılaştıkları tüm durum ve olaylarda destek olursak,hem kendilerini ve hemde çevrelerini ve dünyayı keşfetmelerine yardımcı oluruz.

Şimdiden Teşekkür ederim..Sevgiyle kalın...